Academy International Journal of Humanities and Social Sciences

ÇOCUKLARDA HAYVAN SEVGİSİNİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK BİR ÖRNEK: UÇAN KEDİ

ZEYNEP KİŞİ — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Sevmek, zaman içerisinde öğrenilebilecek bir duygu olmasının yanı sıra çocukluk döneminden başlayıp yetişkin olma sürecinde bireyin ruhunu olumlu yönde besleyen önemli bir duygudur. Bu soyut duygunun anlatılabilmesi için çocukların kendi yaş gruplarına göre daha somut çıkarımlara yönlendirilmesi gerekir. Hayvan sevgisi kavramsal olarak bu somut çıkarıma oldukça uygun bir örnektir. Değerler eğitiminin en önemli unsurlarından da biri olan sevgi kavramı küçük yaştan itibaren çocuklara farklı yollar üzerinden öğretilebilir. Bunu yollarından biri de çocuk kitaplarıdır. Bu kitaplarda değerler eğitimi incelendiğinde genellikle hayvan sevgisine vurgu yapıldığı görülecektir. Bu vurgunun esası bireyin kendini sevebilmesinin öncelikle çevresindeki canlıları sevmesine bağlı olduğu öğretisine dayanır. Zeki Taştan tarafından kaleme alınan Uçan Kedi hikâye kitabında aile, merhamet, sevgi, gibi kavramların yanı sıra hayvan sevgisinin de yoğun bir şekilde işlendiğini görmekteyiz. Biz de bu örnekten hareketle söz konusu kitapta hayvan sevgisinin nasıl ele alındığını incelemeye çalışacağız.

AN ANALYSIS OF PRESCHOOL EDUCATION INSTITUTIONS IN TERMS OF CHILD HEALTH AND SAFE

Yasemin Gümüş — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Children who spend a significant portion of their time in preschool education institutions have not yet developed the ability to protect their own health and safety. Therefore, during the time children spend at school, the institution's indoor and outdoor spaces should be equipped to be safe and functional, meeting basic needs in terms of temperature, humidity, ventilation, cleanliness, and health conditions. The compliance of preschool education institutions with physical/spatial conditions concerning child health and safety was evaluated using descriptive analysis techniques based on the opinions of 57 school administrators in the Kırıkkale province.İn terms of spatial suitability, 70.2% of schools with open play areas did not have separate areas arranged for greening efforts, animal care, and plant cultivation. Regarding physical suitability, 87.7% of the schools did not have an infirmary, 75.4% lacked a sleeping room, and in terms of health and safety, 93% did not have a nurse, 78.9% did not have a teacher with first aid certification, and 47.4% did not conduct routine health screenings for students. Additionally, it was found that most schools (61.4%) did not have a fire escape, 52.6% lacked a fire exit, and 38.6% did not have a security guard at the entrance doors.Accordingly, this study demonstrates that the physical and spatial conditions of preschool education institutions are insufficient in terms of child health and safety, and it suggests improvement efforts to address these deficiencies.

Keywords: Preschool education institution, child health, school safety, school health nurse

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL VE F. SCOTT FITZGERALD ÖYKÜLERİNDE SOSYAL KAYGILAR

Gülşen Torusdağ — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Yaşam, iki veya daha fazla organizma ya da mekanizmanın karşılıklı olarak birbirlerini etkilemelerinde kullanılan her yola, sözlü ya da yazılı bilgi alışverişine dayanan bir iletişim işlemidir. İletişim her zaman eş zamanlı ve aynı bağlamda gerçekleşmeyebilir. Örneğin yazarlar, araya yüzyıllar girse de okurlarıyla, metinleri aracılığıyla, bilgi alışverişi halindelerdir. İletişim aracı olarak öyküler, gerçek ya da gerçeğe uygun olay ve durumların verilmek istenen mesaj ya da mesajlara uygun bir biçimde kurgulanıp ayrıntıya girilmeden anlatıldığı yazınsal türlerdir. Öyküler, hem eserin ortaya çıktığı dönemin ruhunu hem de eser sahibinin dünya görüşünü, değer yargılarını, iç dünyasını, dış dünyayı anlamlandırma biçimini, sunduğu kurmaca dünyanın gerçekle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu, kaygılarını yansıtırlar. Düşündüren, duygulandıran, toplumsal, politik ve tarihsel mesajları olan, diğer yazınsal metinler gibi ait oldukları toplumun kültürü içinde özel bir yeri olan eserleridir. Öyküleriyle yazın dünyasında yer etmiş yazarlardan Memduh Şevket Esendal (1884-1952) ve F. Scott Fitzgerald (1896-1940) aynı dönemde yaşamış, benzer kaygıları öykülerinde yansıtmış yazarlardır. İki yazar da öyküleriyle dönemin kadınında buna bağlı olarak toplumda ortaya çıkan bozulmayı anlatmaya çalışmışlardır. Esendal, eski dönemin kadın tiplemesi ile batılılaşmanın etkisi altında ortaya çıkan yeni kadın tiplemesini karşılaştırırken kadınların nasıl olmalarına yönelik kişisel fikirlerini dile getirmiştir. Fitzgerald ise öykülerinde sürekli olarak uçarı, paraya önem veren, ahlaken zayıf kadın tiplerini ele alırken sosyal yapıdaki olumsuz değişimleri vurgulamıştır. Bu çalışma, Esendal’ın Kızımız, Fitzgerald’ın Winter Dreams (Kış Düşleri) adlı öykülerinden hareketle, benzer konuları ele aldıkları öykülerle de destekleyerek, iki yazarın sosyal kaygılarını tespit ederken aynı dönemin iki farklı toplumunun sosyal panoramasını yansıtmayı amaçlamaktadır.

ROSE TREMAIN’İN THE ROAD HOME ROMANINDA LYDIA KARAKTERİNDEKİ SİNDERELLA SENDROMU

OZTEKIN Dundar Can, Ajda Baştan — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Bu makalede, İngiliz romancı Rose Tremain’in 2007 yılında yayımlanan The Road Home adlı eserinde Lydia karakterinin Colette Dowling’in 1981’de popülerleştirdiği Sinderella sendromu kavramı çerçevesinde incelenmesi ele alınmıştır. Roman, bir göç hikâyesi olarak edebiyat dünyasında dikkat çekmiştir. Ana teması, başkarakter Lev’in doğu Avrupa’dan Londra’ya göçü ve bu süreçte yaşadığı deneyimlere odaklanırken, romanın önemli karakterlerinden biri de otuz dokuz yaşında, hiç evlenmemiş olan Lydia’dır. Sinderella sendromu, kadınların kendi potansiyellerini gerçekleştirmeden bir prens tarafından kurtarılmayı beklemeleri ve başkalarına bağımlı yaşamaları olarak tanımlanır. Bu sendrom, kadınların özsaygı eksikliği, bağımlı ilişkiler ve kişisel tatmin arayışı gibi özelliklerle karakterize edilen bir psikolojik durumdur ve Lydia, bu sendromun etkilerini taşıyan bir karakter olarak öne çıkar. Londra’ya göç eden Lydia, dil becerileri ve çevirmen olarak iş bulma umuduyla yeni bir başlangıç yapmaya çalışır gibi gözükse de, bağımlılık eğilimleri ve bir erkek tarafından kurtarılma arzusu, onun kişisel ve profesyonel yaşamında önemli bir rol oynar. Sonunda Lydia, yaşlı, evli, çocuk ve torun sahibi, çok ünlü ve zengin bir orkestra şefinin metresi olur ve bu durumda, Lydia’nın prensi olan adam, onun Sinderella sendromunun bir yansıması olarak kurtarıcısı olur. Tremain’in romanı, bu bağlamda, kadınların psikolojik ve toplumsal dinamiklerini ele alarak okuyuculara önemli bir perspektif sunar.

Anahtar Kelimeler: Bağlanma Kuramı, Colette Dowling, Rose Tremain, Sigmund Freud, Sinderella Sendromu, The Road Home

Tax Exemptions in Cooperatives – Risturn Calculation and Accounting

Turan Öndeş — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Bu çalışmada kooperatiflerin yaşadığı vergi mükellefiyeti sorunları, vergi muafiyetinin ne olduğu, vergi istisnasının hangi durumda ortaya çıkacağı, yasanın kabul ettiği doğrultuda risturn hesaplamasına örnekler verilerek konu aktarılmıştır. Bilindiği üzere koruyucu hekimlik, tedavi sürecinden çok daha ucuz ve kolaydır. Bu konuda da kooperatiflerin vergi açısından hatalı duruma düşmemeleri, doğru hesaplama ve muhasebeleştirme örnekleriyle yol gösterici olması amaçlanmış, gerçek hayatta karşılaşılan çeşitli konulara uygun örneklendirmeler verilmiştir.

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN OKULA YÖNELİK TUTUM DÜZEYLERİ İLE KARİYER KAYGI DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

OCAK Gurbuz, ICEL Kerem, Niyazi KAR — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Bu çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin okula yönelik tutum düzeyleri ile kariyer kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. İlişkisel tarama modeli kullanıldığı araştırmanın örneklemini 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında Afyonkarahisar ilinde öğrenim görmekte olan 384 lise öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma sürecinde veriler “Okula Yönelik Tutum Ölçeği” (OYTÖ) ile “Kariyer Kaygısı Ölçeği” (KKÖ) ile toplanmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, standart sapma, ortalama, bağımsız örneklem t-testi, tek yönlü varyans analizi, pearson korelasyon katsayısı hesaplanması ve basit doğrusal regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda lise öğrencilerinin okula yönelik tutum düzeyleri ile kariyer kaygı düzeyleri orta düzey olarak belirlenmiştir. Lise öğrencilerinin okula yönelik tutum düzeyleri ile kariyer kaygı düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır ve aralarındaki ilişkinin negatif yönde orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Lise öğrencilerinin hem okula yönelik tutum düzeylerinde hem de kariyer kaygı düzeylerinde cinsiyet, sınıf kademeleri ve sosyoekonomik düzey değişkenleri açısından anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Lise öğrencilerinin okula yönelik tutum düzeylerin, kariyer kaygı düzeylerini anlamlı bir şekilde yordamadığı tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kariyer kaygısı, Lise öğrencileri, Okula yönelik tutum, Kaygı, Tutum

RİSKLER VE FIRSATLAR EKSENİNDE MEDYA VE ÇOCUK İLİŞKİSİNE GENEL BİR BAKIŞ

Oya Şakı Aydın, OZDEMIR Sevval — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Özellikle son yıllarda gündelik hayattaki artan rolüne bağlı olarak medyanın olumsuz etkilerine dönük endişe ve korkular farklı çevrelerde dile getirilmeye başlanmıştır. Geleneksel medyadan etkileşimli dijital medyaya doğru hızlı bir geçiş yaşanırken, özellikle çocukların tükettikleri ve ürettikleri içerikler ve bunların etkileri tartışma konusu olmaktadır. Bu çerçeveden bakarak, bu çalışmada amacımız aileler, okul çevreleri ve kanun koyucular nezdinde sorunsallaştırılan medya ve çocuk ilişkisine hem sunduğu fırsatlar hem de toplumca baş etmemiz ve düzenlememiz gereken riskler bağlamında bakabilmektir. Bu noktadan hareketle bu bölümde konuya dair öne çıkan başlıklar ekseninde bir literatür taraması yapılarak, toplumsal, ekonomik, kültürel, pedagojik ve iletişimsel yönleriyle çocukların medya alışkanlıkları ve kullanımları ele alınmaktadır.

EXPLORING THE CORRELATION BETWEEN AGE AND PRODUCTIVITY: A COMPREHENSIVE ANALYSIS

Gültekin Gürçay — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

This paper examines the complex relationship between age and productivity in the workforce. As populations age globally, understanding how age affects productivity is critical for organizational management and policy development. This analysis combines quantitative data and qualitative insights from various sectors and highlights the necessity to adopt age-inclusive practices to optimize productivity and retain talent across all age groups.